19 Temmuz 2008 Cumartesi

19 Temmuz Kadıköy Mitingi [Kadıköy]




Sabah saat 7:45 vapuru ile Beşiktaş'tan Kadıköy'e haraket ettim. İçimde inanılmaz bir heyecan var, çünkü vatanımın gerçek toprak sahipleri ile omuz omuza, yürek yüreğe, ele ele bağıracağız.
Daha o vakit ortalık şenlikli, inanılmaz güleç Atatütürkçü Gençler var ilk kez tanışmamıza rağmen çok iyi bir sohbet ile kısa sürede kaynaştık, konuştuk, arkadaş olduk...

Az sonra bişeyler yapacağımızı bilmek, damarımızda dolaşan 'gençlik' kanının ateşini ölçmek, heyecanımızı bastırmak az aralıklarla tekrarladığımız işlerdi... Kadıköy'de iskelenin sol tarafına doğru yürüdüm ve bir bastonlu teyze ile diğer kolunda bir amca ile göründü, gülümsedim günaydın dedim çünkü üzerimde ADD görevlisi kıyafeti var, belki o olmasa da selamlardım ama o kıyafeti taşımak inanılmaz bir değişik davranma duygusu aşılıyor insana, içimde günün iyi geçeceğine dair bir inanç taşıyorum, uykusuzum ama önemsemiyorum, kortejden gelecekler onlara yardımcı olacağız, sonra miting başlayacak ve sesimizi 'gereken' yerlere ulaştıracağız. Heyecandan unuttum o selamlaştığım amca ile teyze de sadece 'miting' için İzmir'den gelmişler. Sadece bir an imkanı olup da gelmeyen insanlarımızı düşündüm, korkanları, gereksiz bulanları, yorulmaya değmez diyenleri..... hepsini.

Neyse saat 11:15 te miting alanına giriş yapıp kürsünün önündeki yerimizi aldık, başımı kaldırdığımda çok değerli insanlar görüyorum, her söylediğine katılmasam da ünlü ressam ve gazeteci Bedri Baykam'da orada konuşmacılar arasında bir ara aşağı iniyor ve tanışıyoruz.
En önde olduğumdan belki de manzara izleme konusunda en şanslılardan birisiyim, her yer alabildiğine kırmızı, beyaz, siyah, poster, çerçeveler, bantlar, atkılar..... tam bir şölen, tehlikede gördüğüm ülke durumundan sonra bu görüntü bana umut veriyor, belli bir kalabalık var ve herkes farklı ideolojiler altında orada bulunuyor. Hatta bayraklarla, posterlerle, marşlarla belirtiyor ve kimse birbirine karışmadan, olaysızca noktalıyorlar mitingi, bu yan çok güzel gerçektende. İnsanların çünkü ortak görüğü BİR TEK DÜŞMAN var. Ama türbanlısı, aydını, moda giyinmişi, çingenesi, çember sakallısı, takım elbiselisi... herkes el ele.. ne saadet ne saadet.
Kimse birbirinden çekinmeden el ele tutuşabiliyor.
Mitingin en güzel yanı ise kadınlarımız, bu toprakların ve evrenin kutsal varlıkları, o kadar güzeller ki, o kadar bilinçliler ki, o kadar ayaktalar ki analtılamacak bir duygu, sıcağın altında alnımdan terler damlıyor o kafasındaki şapkayı kafama geçirmeye çalışıyor 'sağol annem, gerek yok' diyorum ama nafile.. zor ikna ediyorum.
Sonra üstat Faruk Demir 'Sarı Saçlım Mavi Gözlüm' türküsünü söylüyor. İnanılmaz bir duygu yoğunluğu, insanlar bir yandan halay çekiyor, zıplıyor ama bir yandan da gözleri doluyor.

Mitingin bir de sıra ile konuşan aydınları vardı. Hepsi söylediklerinde son derece haklılardı. Bedri Baykam (Cumhuriyet Gazetesi Yazarı) ve Adnan Türkkan (TGB Başkanı) konuşmaları sırasında büyük ilgi gördüler, kendilerine hediye edilen ve cumhuriyet sayesinde orada oturan eşi sayesinde 'first lady' olan Hayrünisa Gül hakkında çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Önceden Osmanlı hayranığı yüzünden Topkapı Saray'ından bir takım eşyalar ile 'Çankaya Köşk'ünü süsleyen, son olarak da gözünü 'Atatürk'ün gözlerini yumduğu Dolmabahçe Sarayındaki eşyalara dikmesine tepki çekerek çok yerinde bir laf ile konuyu kendi tarafından bertaraf etti sayın Türkkan.
Bugün fazla siyasete girmeden, mesut gecemi noktalamak istiyorum. Gururluyum, onurluyum, huzurluyum...
Ben ve ben gibi CUMHURİYET EVLATLARININ varlığını bilmek, onu koruyup kollayacağımızı bilmek, ilelebet yaştacağımızı bilmek huzuru ile yazımı noktalıyorum.
En içten Kemalist duygularım ve selamım ile sizi selamlıyorum.

Hiç yorum yok: