Kurtuluş Savaşının başladığı zamanlarda Anadolu'ya savaşmak için geçebilen gönüllüler, çadırlarda hekimlik yapmak isteyenler hatta asker çamaşırı yıkamak için bile geçen insanlarımız vardı.
Eşi görülmeyen bir aydınlığa hazırlanıyordu millet, ilk kez (nasıl bir cesaret ise) itilaf Devletlerinin sömürgeleci politikasına karşı silahlı olarak kendini savunmaya hazırlanıyordu.
Önce İtîlaf Devletleri ''Anadolu Halk Hareketini'' sonra da ''Kuva-i Milliye Hareketini'' mahalli bir çapulcu hareketi olarak görerek hata etti.
Çünkü onlar sadece güç ile, savaş ile, mermi ile, top ile kazanılır sanıyordu savaşı...
Bir yürek vardı Mustafa Kemal, sonra yanına milyonları ekledi. Sabahlara kadar mermiler eritildi. Çarıklar dikildi. Dede yadigarı silahlar bohçalardan çıkartılıp teslim edildi.
İşte bu dönemin Anadolusu'nu ünlü tarihçi-yazar Turgut Özakman yaşanılan olaylardan bir kesit olarak şöyle aktarmış;
......
<
İçeride daha afyonu patlalamış olan huysuz mu huysuz idare memuru, bir deftere söylene söylene, bağış yapanın adını ve bağış miktarını yazıyordu.
''Kahveci Ali, 100 Kuruş''
''Eskici Yusuf, 50 Kuruş''
''Hallaç Asım, 75 Kuruş''
''Bakkal Ahmet, 100 Kuruş''
''Terlikçi Adem, 200 Kuruş''
Sırada, küçük cılız bir oğlan çocuğu vardı. Bir önceki bağışçının çocuğu sanan memur, öfkeyle yürüyüp yol vermesi için işaret etti.
Ama çocuk yürümedi, byük bir ciddiyet ile, bütün servetini çıplak masanın üzerine bıraktı.
''Hasan, 5 Kuruş''.
Suratsız idare memurunun birden gözleri doldu. Ağladığını göstermemek için yüzünü, kocaman bir mendilin arkasına saklayarak gürültü ile hıçkırdı...>>
CUMHURİYETİNİZE SAHİP ÇIKIN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder