güneşe karşı günlerce oturmak, bira yudumlayıp kitap okumak istiyorsan, bir tabure de sen çek.
3 Eylül 2008 Çarşamba
Cem KARACA !
Dudaklarımdan kulaklarıma yükseldikçe içine düştüğüm farklı alemlerin tek yankısı Nâzım şiirleri... Şarkıları da var tabiki. Hani o saçlarının içinden ve gözlüklerinden zor seçilen ufacık gözlü adamdan... Uzun saçları, uzun sakalları, boynunda fuları... O'nu hayatımda bir kez gördüm, yanağımdan sıkarak geçti ve gitti. O zamanlar bilmezdim tabi 'kimdi, kimdendi, ne iş yapardı ?' İç çektim ve babamın omuzlarına başımı yasladım, babam adama döndü, gülümsedi... Sonra bana döndü, 'O' dedi. 'O Cem Karaca'.. yani onunla ilk tanışmam orada oldu. bir ilkokul çocuğu olduğum içindir beki, dinlettiler ama pek anlamadım.. Sonra büyüdüm. Nâzım Hikmet şiirleri ve Cem Karaca müzikleri ekseninde daha da sevdim. Hele işe ilk başladığım zamanlar o duyumsanan garip duyguyu hissederdim. ''Tamirci Çırağı.'' Kendimi tüm masalların çirkin ve parasız kahramanı yaptığım zaman yani. Nâzım böyle diyordu;
''Ömür gelip geçiyor, vakti ganimet bil uyanılmaz uykulara varmadan :
yâkut şarabı billûr kadehe doldur, seher vaktidir ey delikanlı uyan...
Perdesiz, buz gibi odasında uyandı delikanlı,
gecikmeyi affetmeyen fabrikanın canavar düdüğüydü uğuldayan...
'' Bu içimde tekrarlayan ve kendini yineleyen sese eşlik eden müzik ise ''Tamirci Çırağı'' olurdu hep, hep peşpeşeydi bu ikili. Yaşamayı 'ucundan' seviyordum.. Tüm düşüp kalkmalara rağmen ''terketmedi sevdan beni'' diyordum. Uyuklayan akşamlar ise ''çok yorgunum, beni bekleme kaptan'' diyordum. Yani tam 'drama köprüsü'nde hayatı yaşıyordum. İçtiğim zamanlar, elim şişenin kapağını açmadan önce müziğin sesini açmaya yöneliyordu, ''HERKES GİBİSİN.'' Üstelik bu gençlik döneminde 'odam kireç tutmuyor' belki de hiç tutmayacak ve kimse 'terimin ilaç olduğunu' bilmeyecek. ''Üstü köpüren denizlerde'' ''Sende başını alıp gitme'' dediklerime bakacağım belki..
Ve tüm gidenlerin olmayan bedenlerini arayacağım belki. 'O' bir daha ''dünyanın tüm kötülüklerini tek başına yenerim'' bakışını atarak yanağımı okşayamayacak...
Ama bir inat var içimde, içimde onun susmasını istemeyen yüzlerce damarım ile O'nu konuşup, O'nu konuşturacağım içimde... Unutmadık BABAcan ! Nur içinde yat !
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder