10 Eylül 2008 Çarşamba

'' Sanmıyorum ! ''


Odaya girmeye çalıştım, yerde kırılmış vazo, çiçek yaprakları, duvar kağıtlarına bulaşmış kırmızılıklar... Korktum tabi. Arkadan kilitli kapıya vuruyorum ama içeriden gelen müzikten dolayı ya duymuyor ya da bilerek gelmiyor. ''Duyuyormusun'' dedim, ses yok.... ''Anahtarı camdan aşağı at'' dedim, koşa koşa alt kata, sonra da bahçeyi geçip pencerenin altında beklemeye koyuldum.
Öyle ki; zaman sanki durmuş, saniyeler sabırsızlıklarımı kovalayarak geliyor üzerime... Gözlerim doldu, bedenim elektirk almış gibi titriyor ve bir yandan bağırmaya devam ediyorum ''Anahtarı aşağı at!''

Derken siyah gitarlı anahtarlık sol yanıma düştü eğildim, sicim gibi kanlar üzerine yapışmış.. Koşarak yukarı çıktım, kapıyı açtım, dizlerinin üzerinde yarı çıplak duruyordu.
Yanında diz çöktüm, bakıştık önce.. ''su'' dedi ama ben kan kaybettiği için vermedim. Kaldırmak için yeltendim, saçlarının altından boynuna sardım sol kolumu...
''Dur'' dedi.
''Ne oldu'' dedim.
''Yatağın altına kaçtı falçatam onu bana ver.'' dedi sesi titreyerek.
Uzandım aldım falçatayı, kanayan elinin tam ortasına koydum.
''Git'' dedi.
''Yardım edebileceiğim bişey var mı'' dedim.
''Sanmıyorum'' dedi.
''Peki'' dedim. Kapıyı üzerine kitledim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

farkli.
cok anlamli.
icim duruldu.
kanim cekildi.
cok guzel bir yazi..