güneşe karşı günlerce oturmak, bira yudumlayıp kitap okumak istiyorsan, bir tabure de sen çek.
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Türkan Saylan'a Mektup
Cumhuriyetin ilk yıllarında hedeflenen, misyon olup, vizyonumuza dönüşecek olan en büyük isteğin içindeydi Türk kadını... Avrupa'da asılıp sürülen, oyu geçmeyen, milletvekili olamayan, bakan olamayan, okuyamayan, Doğu'da ve Arap ülkelerinde seçme seçilmeyi bırakın, eğitim hakkından dahi yoksun bırakılan bireyler oldular. Osmanlı'nın karanlığının içinden güneş gibi doğana kadar kadınlarımız da onlar gibiydiler. Gün oldu, zaman geldi, Ulu Önder ile hakettiği yeri bulabildiler nihayetinde... Dünyada seçilme hakkı alan ´´ilk`` kadınlardı kadınlarımız. Biz yükselen Cumhuriyetimizde onları baş-tacı etmek için misyonlar yükledik onlara. Okuyacaklar, çalışacaklar, emek verecekler, yönetecekler... O misyonların ışığında yetişenlerdendi Prof. Dr. Türkan Saylan... Gurur duyulası bir bilim kadınıydı. Cüzzamla Savaş Derneği, Dünya Sağlık Örgütü Danışmanlığı, Gönüllü Başhekimlilikleri, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi onlarca sivil toplum kuruluşu içinde kurucu olarak bulunmuş, kurucu olmasa bile, düşünen üreten bireyler için çalışmış, ülkenin en ücra köşesindeki bir çalışma masasında silgi tozlarının birikmesine, kalemtraş çöplerinin oluşmasına vesile olmuştur. 36.000 Kız okutmak demek ne demektir! Karanlıktan ülkede göz gözü görmezken ve işine gelirken kızların okutulmaması bazılarının, bazılarının düşünmeyen adamlar yetişmesini istemesi, 20 yaşında gelin gibip hayatı boyunca evde ``üç-beş´´ çocuk büyütmesinin istendiği ülkede, onur değil midir savaşmak tüm karanlıklarla! Asıl dik durmak bu değil midir? Asıl aydınlığı istemek bu değil midir? Düşünen, sorgulayan, meraklı, öğrenmek için özellikle çabalayan bireyler getirmeyecek midir aydınlık ve tam bağımsız Türkiye'yi!? Biz, yani Türkan Saylan'ın cenazesinde gördüğünüz onbinler farkındayız herşeyin... Ölümü iyi bişeye bağlamak zordur ama Türkan Saylan onu başardı. Bu ölüm göstermiştir ki, içimizde aydınlık Türkiye'nin varlığını isteyenler, karanlığı ve bağnazlığı seçenlerin önündeymiş... Bir öldük, binlerce geliyoruz!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder