Bugün son günümmüş benim. Ne garip olurdu ama. Sabahına umutlar ve yapacağına dair kendine söz verdiğin şeyler ile uyanıyorsun, hiçbişey yapmamadan yattığın anda son günün olduğunu fısıldıyorlar kulağınıza.
Ne kadar üzülürdüm ama herşey için... Çünkü ben ölümü hep yaş ile orantılayarak düşündüm, kalbimi kıble yaptım dinsel simgeler taşıyan hiçbir yere gitmedim. İnsanlarla henüz ciddi manada konuşmadım. Ölümden mesela; insanın ölüş biçiminden ve gömülüş biçiminden... Yakılmak istediğimi gereken kimseye söyleyemedim mesela. Kimseye kül olmak istediğimi söylemedim.
''Anlamsız'' gelse de istediğim şeyleri yapamadım. Anlam aramadığıma da üzülebilirim aslında... Gayet geçerli bir sebep öldüğüme üzülmek için toprağın yedi kat altında... Belki mızrağının ucunu dayamışken zebani şakaklarıma, hayal ettiğim cehennemin farklı oluşuna üzülerek dinlerim şakağımın acısını.
Yan duvarda cennet vardır, çayırlarında topladıkları papatyaların kokularını duyarım belki... Ne kadar vazgeçirici aslında ölümü düşünmek ölümden.
Ölürsem, sana da söyleyememiş olursam tüm diyeceklerimi, cennetin kapısına geldiğimde bir görüş günü veririm son mektubunu.
Şimdi son kez öp, kaybol gözden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder