3 Eylül 2008 Çarşamba

Hayal Kurmaktan Vazgeçmek !


Hayal kurmanın anlamı.
Aslında anlamsızlıktan öte bişey hayalde anlam aramak. Büyüdükçe, hedeflere yaklaştıkça sıkıcı bir hal alıyor... Küçülüyor gözlerim hayallerime baktıkça. Hayalin anlam taşıdığı zamanlara dönmek istiyorum, mesela yedi yaşımda kurduğum '10 yaşıma gelince arabam olacak' tarzı hayallerimi özlüyorum... Bilinmezlikler çukurlar açsın, ben dinlemeden hiçbirisini hayallerime sarılıp yatabileyim. Herşeye rağmen. Hayata rağmen. Aşksızlığa ve düzensizliğe rağmen... Neyse işte, bir kız vardı; ufağız o zaman, dizlerimizin kabukları şimdiki yanaklarımız kadar çevrelemiş dizlerimizi, bacaklarımızı, kollarımızı, kalplerimizi hatta. Daha o yaşta.
Bugün yine evlenme hayallerini kurduğumuz patikanın dibindeki taşın önünden geçerken düşündüm üzerine. Cumbalı bir evimiz olacaktı, cumbamızda 2 tane sallanan sandalye, ortada tahta iki sehpa (ananemin evindeki düzenin içime işlemiş şekli bu hayalde bire bir) cumbanın hemen dışındaki dolapta şaraplar olacaktı, masada pipom, kalın kitaplarımız ellerimizde, ona tütünü getirmesi için kaldırdığımda ışığı kapatmasını söyleyecektim,
elektrik anahtarının üzerinde yapışkanlı minik kağıtlardan olacaktı ve ''seni seviyorum'' yazacaktı. Böyle anlatmıştım, sonra da ''sende o kağıdı okur okumaz gelip sarılacaksın'' dedim. ''Sadece sarılmazdım'' dedi. Bir tane öpüp yanağımdan, bakımsız gri arnavut kaldırımlarından koşarak uzaklaştı. Şimdi maddiyata, sorumsuz sevgilere, sevgililere, sahte öpücüklere, bol bol paraya, yalana... kısacası yozlaşan herşeye kurulan hayalleri düşündüm. Bence; bundan sonra hayaller temiz kalmalı, tertemiz ! Çünkü, o kız yok.

1 yorum:

Beter Böcek dedi ki...

Birine dair hayaller kurarsın,''biz'' olmanın verdiği hazla, yeniden tekil bir hale gelince, hayallerinden de kovarsın, bari hayallerin temiz kalsın diye...

Çok güzel bir paylaşım olmuş, sevgiler.