12 Nisan 2010 Pazartesi

Hayatımın en mutlu günüydü!


İnsanlar hayatları boyunca sürekli birilerini rol model edinirler. Benim için de öyle birisi vardı. Hep vardı. İyi-kötü, belki biraz kader işi var ama, gazeteci olacağım ben. Benim idolüm, Sabah Gazetesi’nde okuduğum ilk günden bu yana Yılmaz Özdil. Uzun süredir yazmıyorum ama, blogumu daha önceden takip eden arkadaşlarım bilirler hayranlığımı, sevgimi. Yaklaşık bir ay kadar önce, Yılmaz Özdil’le röportaj yapsam diye içimden geçiriyordum ve bu konuda başka bir üstad tarafından destek gördüm. “Dene şansını” diyordu ama, daha önce attığım onlarca maile bir kez bile geri dönmemişti. Biz onu Atatürkçü Düşünce Kulübü olarak okulda görmeyi çok çok istedik! Mailimize bir kere döndü ve çok yoğun olduğunu, Star Haber’de, Hürriyet’te aynı gün çalışmak zorunda olduğunu anlattı. Hak vermemek elde değildi. Türkiye’nin en çok okunan köşe yazarı ve en çok izlenen haberinin başında Uğur Dündar ile birlikte. Ümitsizdim kısacası ve hayalimde kurduğum adamın karşısına çıktığım zaman ağzımı bile açamayacağımı düşünüyordum. Fakat çok farklı oldu…

Röportaj için maili atan ben değil, arkadaşım Bürde’ydi. Hemen devreye girdim, o şaşkınlıkla röportaj fotoğraflarını çekmek istediğimi söyledim. O da haklı olarak en yakın arkadaşının onunla gelmesini istiyordu. Bir şekilde ben gittim kısacası. Karşısına oturdum, Atatürkçülüğüne, yazarlığına, zekasına hayran olduğum adamla sohbet etmeye başladım. Çok şey konuştuk, güzel bir röportaj yaptık. En sevdiğim, en beğendiğim, idolüm olan adamın karşı sandalyesine oturdum ve biz bir buçuk saat kadar konuştuk.

Ne aşk, ne de başka bir şey. Belki çocuğum olduğu zaman bu kadar sevinirim bilmiyorum ama ben hayatımın en güzel gününü orada, en mutlu anlarımı arka arkaya orada geçirdim. Belki bunun altında kariyer yapma, iyi bir işe sahip olma hırsları da var. Yani, o yüzden mutluyum demem de saçma olur. Ben en sevdiğim adamla konuştum işte!

İçerik hakkında konuşmak istemem. Zaten okuyanlar tespitlerini, eleştirdiklerini, gündeme getirdiklerini bilirler. Öyleydi işte. Hayatımın en güzel günüydü. Son olarak, bir gün onun kadar başarılı olmayı diliyorum! Yılmaz Özdil’i çok seviyorum!