9 Haziran 2009 Salı

Gazoz versem içer misin?

Teyzemle karşılıklı oturduk, o balık ayıklıyordu bende masa üzerindeki örtünün üzerindeki çiçeklerin yapraklarını tükenmez kalemin ucu ile sayıp sayıp yüzden sonra geri dönüyordum. ''Teyze be, bu hayat yaşanır mı'' dedim gazozlarımızı bardağa konarken. ''Gazozlar bile çok değişti'' diyerek farklı bir açıdan girdikten sonra sinemada leblebi ile içtikleri sinema gazozlarını anlattı. ''Kola falan yalan oğlum'' dedi. ''Gazoz en kral içecektir, bunu aklına sok'' dedi. Sanki kolayı yapan adamdım gözünde. Gazozdan başka bişey demiyor, ayıkladığı balıkların kılçıklarını kırarcasına hareket ediyor, insanın ona duyduğu güveni kusursuz bir şekilde zedeliyordu. Gazoz yüzünden katil olabilir, banka soyabilir, çocuk kaçırabilirdi. Bardağı ağzına götürdüğünde ''canım gazozum, güzel gazozum, ooohhh'' demesi tahminlerimi güçlendiriyordu. Salataayı zorla karıştırmaya kalktıktan 3 dakika kadar sonra teyzem tabakları elime tutuşturup, çok sevdiği gazozu koruyan şişeye sıkı sıkı sarılı geliyordu. Dünya kupası kaldıran Ronaldo gibi terliydi ve elindeki kupa ile gurur duyuyordu sanki elindeki şişeyle. 90 kilodan fazlaydı kesinlikle. yemesini durduran şey sadece ''gazoza bir uzanıver, gazoz nerede, kızım gazozu masanın altına koyma'' sözleriydi. Ben de masada gazozdan başka bişey konuşulması için, ''bakın buralar eskiden halk pazarıydı, bütün halk buradaydı'' dedim. Orta yaş üstü kadınların gülebileceği harika bir espriydi ve annemle teyzemi güldürebildim. Masadaki diğerleri, işte kuzenlerim kardeşim falan hep birlikte güldük. Sonra bende teyzeleştim, ''gazoz gibisi yok, hadi şerefe yapalım'' dedim, ilk kadeh kaldıran tabiiki teyzemdi. Teyzemi o an yazmak istedim işte. Yazıyorum da şu an. Ve aynı anda yemekten sonra koyacağı çay için neler söyleyeceği konusunda fikir yürütüyor, Karadeniz bölgesini nesi ile övmeye başladıktan sonra çaya geleceğini merak ediyor, kaç bardak içeceği hakkında öngörüde bulunmaya çalışıyordum. Fakat olmuyordu. Teyzemin bugün bir şişe gazoz yerine bişey koyamadığını görüyordum. Eniştem açısından olayı değerlendirmek istediğim için onun gelip masaya oturmasını bekliyordum. Eniştem nötr davranıyor, gazoz ile içli dışlı olmak istemediğini anlatıyordu. Zaten sarhoş gelmişti. Tekirdağ rakısından iyi bir içecek yoktu onun için. Neyse işte, bütün gün kafa patlattım, tezler çürüttüm, anti-tezler hazırladım, en sonunda mutfak balkonunda işi çözmeyi başardım. 6'lı bir pakette üzerinde ''promasyon'' yazan gazozları kuzu gibi yatarken gördüm. Gazozların neden bu kadar güzel olduğunu da anladım. Hemen şortumun cebinden Cevahir'de 2 kızın ayrı ayrı elime tutuşturduğu iki paket sakızdan birisini alarak balkona, olay mahalline döndüm. Herkes yemeğini yemiş çayını içmişti. ''En güzel sakız bu sakız, başkası yalan lan!'' dedim. Diğer paketin sağlam kıçına güvenerek dağıttım bir paket sakızı boş bakışlar arasında...

3 yorum:

Büşra Bayram dedi ki...

inan yazıyı okurken; bi an eski zaman romanlarını okur gibi hissettim kendimi.. Gazoz yaz günleri en güzel giden içecek olsa gerek.. Özellikle sprite ı tek geçerim :)

Beter Böcek dedi ki...

Teyzenle aynı kafadanım valla :)) Kola falan yalan en kral içecek gazoz :)
Ben asitli içeceklerden bir tek gazoz içerim ama niğde gazozu olacak, kokusu bile farklıdır onun :)
Dipnot; En güzel sakızda Mabeldir benim için :))

Gökmen Kaya dedi ki...

Mabel'e katılıyorum kesinlikle ama içeceklerin en güzeli ayrandır =) asitli her içecek kötüdür =)