4 Mart 2010 Perşembe

Nermin Bezmen ile kadifeye dokunmak..


"İnsan kendini en iyi insanda tanır" der Goethe. Bakıldığında çok mantıklıdır. Okuduğun, yazdığın, çizdiğin, konuştuğun insanlarla iç içesindir. Onlar senin aynandır. Bu insanın çevresi ile ilgilidir. Diğer önemli yan, insanın dışardan tanıdıkları, televizyon ekranlarında gördükleri, yarattığı kahramanları tanıması ise inasn için çok başka bir tecrübedir. Bu noktada, Ulu Önder'in "Ben insanların kalbini kırarak değil, onların kalbini kazanarak hükmetmek isterim" sözü hep aklıma gelir. Çünkü hayran olup, sonradan tanıdığım insanlarda kibir ve ukalalık kesinlikle kabul edebildiğim bir olay değildir. Zülfü Livaneli mesela, gözümde dağ gibiydi... Tanıştım geçenlerde, o dağ iki kat büyüdü. Bu kadar mütevazi, onurlu, saygılı, bilgili insan bulmak gerçekten çok zor...

Bu hafta içi, yani aslında dün Nermin Bezmen'e misafir oldum. 2009'un kışında tanışmıştık. Hiç unutmam, inanılmaz bir yağmur vardı. O ise, pardesüsü,topuklu ayakkabıları, deri çantası, arkaya topladığı saçları, insanın baktığında kendisini zor ifade edebildiği gözleriyle sanki kendi kitaplarından çıkmış gelmiş, dokunulmaz, yalnız, asil bir roman karakteri gibiydi. O gün birbirimizi gerçekten çok sevdik. O gün gerçekten kendimi hani kadınların hanımlığı ile övündüğü, evinde piyano çalan, lisan konuşan bir eski İstanbul hanımefendisiyle tanışmış gibiydim... Tek kelime ile özetlersem, kadifeye dokunmak gibiydi... En sevdiğiniz sanatçının konserinden sarhoş gibi çıkmışlık gibiydi ilk görüşme... Uzun süre ayılamamıştım zaten...

Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla buluştuk. Bu sıralar çok yoğun çalıştığını biliyordum ama beni kırmadı... "Müsait değilim" deseydi, gerçekten anlardım çünkü üzerinde çalıştığı projelerden, yapmak istediklerini yetiştirememe telaşı içinde olduğunu biliyordum... Herşeye rağmen, "Kabul" dedi. Bu arada ben sadece aracıydım. Merve -bölümden arkadaşım- röportajı yaptı, bende fotoğrafları çektim... İçmeye doyamadığınız, bir yol üstü çeşmesinde rastladığınız suyu terk etmek zorundaymışım gibi hissettim giderken.

Tekrar görüşmek ümidiyle ayrıldık. Zor bir ayrılıktı...

Buradan da teşekkürüm olsun Nermin Hanım'a bu yazım...

Okuyan herkese de sevgiler...

7 yorum:

Serkan Erden dedi ki...

çok güzel bir iş çıkardığından adım kadar eminin, röportajı bir yerden edineceğim, elbette elinden çıkan fotoğrafları da.

Gökmen Kaya dedi ki...

Ali babam, teşekkürler ederim... İyi ki varsın...

Gökmen Kaya dedi ki...

Serkan'ım, konsepti okudun zaten, kadınlar günü ile ilgili... Gazeteye girecek okursun bu hafta.

Hatchipu dedi ki...

sanada sevgiler. begenerek okuyorum blogunu. yazdiklarini okumak zevkli geliyor.

Gökmen Kaya dedi ki...

çok teşekkür ederim hatchipu.. her zaman beklerim sayfama, yazılarıma.. :)

Eylül, dedi ki...

röportajı da görmek isterdik, amma bu kadarı bile yetti. ne hoş, ben de bir gün büyüdüğümde bu sıfatları taşıyabilen biri olabilecek miyim acaba? diye sorarım kendime.

ne buyuk şans.

Eylül, dedi ki...

röportajı da görmek isterdik, amma bu kadarı bile yetti. ne hoş, ben de bir gün büyüdüğümde bu sıfatları taşıyabilen biri olabilecek miyim acaba? diye sorarım kendime.

ne buyuk şans.