3 Ağustos 2010 Salı

Tuvalimdeki kız.

Yüzünü çizen adamı tanıyorum.
O ressam arkadaşım olur.
Bir tuvalde görmüştüm duruşunu, hiç unutmam..
Elin belinde, başın yana yaslanmış,
az önce seslenmiş gibisin birisine,
sonra da saçlarını kaşımış...
Yüzün hafif buruşuk,
saçların yeni bozulmuş...
Sadece beni sevmiyorsun.

İfaden duygusal değil bana karşı
Daha adımı bile bilmiyorsun...
Ben sadece, tuvalden sana bakan yabancı bir adamım
Aşkından karnım ağrımış,
sakallarımı kaşıyıp
gözlerimi kaçırıyorum senden.
Baksan, utanacağım!
Utanmaktan korkuyorum!

Oysa şimdi deri ceketimin cebine bile sığmıyor hayallerim
Kocaman bir adam olduğuma inanmam için,
seni ne kadar sevdiğime emin olmam lazım.
Bana böyle bakarken ama
ama sessiz sakin geçerken yanımdan;
sadece saçlarım oynarken rüzgarından; zor!

Siyah beyaz bir filme giriyoruz seninle.
sen çıkıyorsun tuvalden,
dökülüyorsun ellerime,
büyüyorsun yanımda,
koşarak gidiyorsun.
Üzüntüden suratım çamur,
çamur suratım üzüntüden..
Soğuk kırlara gidiyorsun kısrak gibi
Deri ceketime bakıyorum; hayallerim yerinde..
Ceketimi sırtına atamadığım için üzülüyorum.

Hiç yorum yok: