9 Ağustos 2011 Salı

iz

İçine siyah bulaşır insanın bazen. Sakat bir saate güvenir, çünkü başka saati yoktur. Sürekli çakmak isteyen adamlar gibi olur. Bu saat sorar.
Zaman kavramı yoktur. Sevdiğiyle de böyle olsun ister. Omurgasına parmaklarıyla evler kurmak ister zamansız adam. İçindeki siyah, en mutlu anda bile bırakmaz onu. En mutlu anın ortasında bile "Bir gün biterse" korkusu ya da "Bir gün bitecek" gerçeğiyle yaşar. O yüzden mutluluğu hep yarımdır. O yüzden ne zaman bir başkasını sevmeye başlasa, kalbini eksik götürür. Bir ilişkideki bütün amacı bir "iz" bırakmaktır. Bir aşkın bittiği andan itibaren birazcık da olsa konaklamak ister gittiği yerde. O yüzdendir ki, bol bol fotoğraf çektirir sevdiği kadınla. Diş fırçasını aynanın önüne koyar, giysi dolabına bir not yazar, bol bol hediye alır...

Zamansız adam içmeyi sever. Önü boş olan bir manzaraya geçer, denizi izler, geceyi izler, karanlığı izler... Sağ el genellikle şişe tuttuğu için daha soğuktur. Oysa o, sağ elin soğukluğunu sevdiği kadınla doldurmak ister. Tıpkı göç ederken yer değiştiren farklı kuşlar gibi.

Sonra da yazar.
Bir dram yazar,
bir kahramanlık,
aşk,
kaybetmek,
özlemek ve
ölmek üzerine.

Hiç yorum yok: