1 Aralık 2011 Perşembe

olurlar ve olmazlar içindeki iyi ki varsınlar.

bugünün tarihini bir yere yazdım. çünkü bugün hayatımın en güzel hediyesini aldım... benim çok ince, çok narin, çok düşünceli bir sevgilim var. ne olduğunu söylemeyeceğim. bana kalsın. onunla ilgili yazılar da yazmıyorum zaten, bu ilk olacak. hayatımda çok az "bu sefer başka" demişimdir. demeyi de sevmiyorum. tutarsızım, kafası çabuk karışan, çok sıkılgan, umursamaz bir adamım ben. ama değişiyorum. kendi evrimime şahit oluyorum onunla.
farklı konularda kurduğum belki on binlerce uzun cümle vardır. ama konu o olunca, değişiyorum. iki kelimenin içine sığıyorum eğer onunlaysam. şunu söylüyorum: seni seviyorum. eğer değilsem, sadece "seviyorum" diyorum kendi kendime. geri kalan bütün kelimelerin anlamları boşa çıkıyor, çöp oluyor. onu yaz mevsiminin unuttuğu, kışın bir günlük sürpriz yaptığı güneşli bir gün gibi seviyorum. her saniyesi dolu, sıcacık, iç rahatlatan bir gün gibi. ve onunla, bu birgün'ler aylara uzuyor. uzun uzun gülüyorum içime içime.
üstelik, tuhaftır; o yanımda yokken de kahkahalarımdayım. bir yüz ifadesi, bir gülücüğü, bir dokunuşu geliyor aklıma. sanki elleri saçlarımda dolanıyor aniden. yatağıma uzandığımda o'nu düşünerek uyuyorum. eminim ki, hiçbir milyarder benim gibi mutlu uyuyamıyordur. o'nu bazen bir çift kiraza, bazen bir lokma ete, bazen sıcak süte benzetiyorum. sonu gelmeyecek bir şeymiş gibi bir his. ne zaman ayrılmak zorunda olsak, ellerimi yüzünde unutuyorum.
ve bazen, onun etrafta olmadığını bildiğim halde onu görür gibi oluyorum. elleri yettiği kadar uzayacak ve gözlerimi kapayacak gibi. ve uyanınca bazen, ya da oturunca kendi kendime, kokusu geliyor burnuma. ve ona, onu ne kadar sevdiğimin sadece azıcığını anlatıyorum. ve o, yanılıyor.
ve bazen de kızıyor bana. ben de ona kızabiliyorum. en sonhazırladığı sürprizi arkadaşımızın arabasında unuttuğum için kızdı. ama olsun: iyi de oldu. evde en güzel yere koyacaktım ama, yarın dünyanın en şanslı adamı olduğumu arkadaşlarıma da gösterebileceğim... :)