17 Mart 2014 Pazartesi

sana diyorum... kaybedelim bu kara lekeyi..

sen bir damla dışarıya döktün, ben iki damla içime. her gece ettiğim dualardan utandım. bazı kırıklar da yapışmıyormuş işte, onu da öğrendim bugün. çaresizlik neymiş, tecrübe ettim.
o isli camın arkasından kendini tutuşunu seyrettim. hareket edince zaten döküldün. baktım otobüsün peşinden biraz, gördüm.
canım sevgilim, eşim, kadınım, karım.
düşünemedim işte. senin kadar düşünceli olamadım.
sen kırılmışsın, dökülmüşsün hatta biraz. göremedim. kendimden öyle utanıyorum ki anlatamam.
ve dünya. nefret ediyorum şu an her şeyden. kuvvetli olsam ve zarar göreceğini bilsem yere bir yumruk atıp dünyanın bütün aynalarını kırabilsem, camlarını indirebilsem.
sen kırıldın, incindin ben bunu göremedim ya, yazıklar olsun bana...
hep sıradan olmadığımıza inandım bugüne kadar. hep bir başka olduğumuzu. dışımızdaki kabuğun içinde bambaşka bir şey olduğuna, birbirimiz için yaratılıp, birbirimizi tamamladığımıza inandım. ama gördüm ki, böcek tutmuş içim. çok geç fark ettim çürüdüğümü.
ve sana da bulaşmış bu. son zamanlarda demek ki çok önemsemedim hissettiklerini, yaşadıklarını; üstüne düşmedim.
ne kadar dik dursam da karşında, bin parçayım aslında.
bugünün üstünden yıllar da geçse unutmayacağım gerçekten. ister sevgilim ol, ister arkadaşım. gelecekte kim olursan ol; benim yüzümden de titredi ya o çenen, belki kendi kendime ufak bir nefret beslemeye başlayacağım. hak etmişim çürümeyi çünkü...
sen hiçbir zaman benim gibi olmadın. ya da ben senin gibi olmayı beceremedim hiçbir zaman. sevdim. çok sevdim; ölçüsü yok ama senin kadar duyarlı olamadım bugüne kadar. sen yahu sen. sensin ağladığım peçeteyi dörde katlayıp hala cüzdanında gezdiren.
utandım kendimden..
bir hikayemiz vardı. başından sonuna yazdık doğrumuzu. hiçbir yalan, hiçbir hurda barınmadı aramızda. bilmiyorum ne anladın.. aslına bakarsan ne anlattığımı ben de pek bilmiyorum.
özür dilerim.

Hiç yorum yok: