15 Temmuz 2009 Çarşamba

bekleyen...

Ve korkulan olur... Artık sesin yetmiyor. Bu aynı bir hikaye gibi aslında, sakat bir adamın değneğine tutunması, bir körün koluna girdiği kişiye güvenmesi, dilsizlerin mimikleri... Muhtaçlıklar ve benim şu saçma, debelenen benzetmelerim... Küçüldüm bebeğim farkındayım... Sen yokken küçüldüm... Özlem tarif edecek, onlara sığınacak, sessiz sakin köşesinde kalacak bir adam değilim ben.. Ama öyle işte... Kendime bir çok yönden şaşırıyorum, teşekkür de ediyorum sana aynı zamanda... Özlemek, sevmek, umut etmek, güçlü olmak, samimi olmak, sevgi korumak, paylaşmak, üretmek, dokunmak, yaşamak, yaşatmak, hissetmek, koklamak bile... Bunları hep sayende öğrendim bebeğim... Bu kadar şeye rağmen neden iki kelimeyi bir araya getiremediğime şaşıracaksın belki ama emin ol ki sana bunların hepsini bir kez bakınca anlatabildiğim için kelimeler bu kadar yabacı, cümleler bu kadar oturaksız ve adeta çaresiz... Özür dilerim sevgilim... Seni ne kadar sevip nasıl özlediğimi anlatamıyorum fakat... fakat ikisini de çok iyi yapıyorum... Ve kavuşma anımız.. Göz göze geleceğimiz o an... Nefeslerimiz... Bakışmamız... Sarılmak... Umutlanıyorum, seviniyorum sevgilim... Ve bekliyorum, annesini bekleyen çocuk, biberonunu bekleyen bebek, güneşi bekleyen bulut, geceyi bekleyen yıldız gibi... Her hücremle bekliyorum seni... İliklerimdesin... Seni seviyorum!

Hiç yorum yok: