15 Aralık 2009 Salı

2009'un getirdikleri...

2009'um nasıl geçti..
Şu an kafam boş bir levha gibi... Yazdıkça aklıma geleceğini umuyorum... 2009'a Umut'ların evinde girmiştik. Ayşegül vardı, Emre vardı... Umut.. Bir kız daha adını hatırlayamıyorum... Ortaköy'de girmiştik sahilde, sonra eve geçmiştik Umut'un ve içmiştik sabaha kadar... Dün gibi! Garip...

Sıfır ingilizcem olduğu için üniversitemin ilk yılı zehir gibiydi. Çok zorlandım. 2 kere kur sisteminde sınıfta kaldım ama en son proficiancy sınavını geçmeyi başardım... Aslına bakacak olursak, 2009 benim için Şişli yılı. Hazırlık binasına gide-gele ölmüştüm ve hava kötüydü ilk ayarında 2009'un... Yeni insanlar, yeni bir ortam... Değişikti. Ama tanıdığım insanların hepsi süper insanlardı, ne mutlu bana!

Okul olunca, okul dışında olan arkadaşlarımı "biraz" ihmal ettim ister istemez... İrfan mesela... Mesela Salih.. Gökhan zaten Kocaeli Üniversitesi'ne siyaset okumaya gitti... Koptum bazı şeylerden yani. Diğer yandan insanlarla tanıştım. Okulun Atatürkçü Düşünce Kulübünde aktif oldum, başkanıyla, konuklarıyla, üyeleriyle... En güzel insanları orada tanıdım zaten...

Sınıfta da durum güzeldi... Nurbanu en başta olmak üzere, bir sürü yeni insan girdi hayatıma. En sevdiğim arkadaşım o benim kızlardan! Bambaşka! Kavga ettik başlarda çok daha birbirimizi tanımadan... Ama herşey çok güzel oldu... Nuran mesela... O'nu da çok severim... Yer değişelim mi dedi, hocanın gözünün önüne geçerim diye "Hayır" dedim. O'da "Peki" dedi. Sonra konuştuk. İyi anlaştık onunlada... O da çok başkadır bende. Bilir kendi yerini kalbimdeki... Neyse... Birgün sınıfta çocuğun tekiyle bi kız tartıştı. Haklı olanın yanındaydım. Kızı savundum. Ordan bir arkadaşlık doğdu.. Sonra onun arkadaşlarıyla arkadaş oldum... Sevde'ydi olayın kahramanı... Gamze, Serdar, Sena ve ikizi Seda, Burcu.. Güzeldi. Ortam çok iyiydi.. Bir de Metehan'ıma bir sayfa açmak lazım... Çok güldük çok eğlendik... Önceki kurda da beraberdik... Ayşe'm... Mete'min sevgilisi. Az başım ağrımadı onun yüzünden. İnsanın onun olduğunda sakin olduğu bir gerçek. Sağlamlaştı arkadaşlığımız... Çağatay da öyle... Burası bir grup insan işte.. Bir grubum bir köşedeki..

Has adamlar grubu şimdi! Ne zaman, nereye gidersem gideyim hayatımdan çıkmayacak, bana darılmayacak, küsmeyecek, çocukluklarımı yüzüme vurmayacak, benimle ağlayacak adamlar.. İnsanlar.. Umut... Yok böyle bir adam... Kardeşim benim! Herşeyi yaptık... Sabahladık sokaklarda... Ankara'ya gittik, Afyon'a gittik, Çanakkale'ye gittik, Fethiye'ye gittik... İnanılmaz anılarımız var daha şimiden... Yazsam heralde blog'un en uzun yazısı olur.
Ozan var sonra... Umut'un ev arkadaşı... Ayıp ediyosun kardeşim! Süper adam, teknoloji delisi... Neler paylaştık neler... Murat var, adamım o! Yeni nesil Barney Stinson! Şu an askerde... Gözlerinden öpüyorum kardeşimi... Aramıza dön hemen!

Aynı grubun kızları... Didem! Canım benim... Hayatımda gördüğüm en güzel gülen kız eh eh eh eh diye... Çok iyi yürekli. Yorgunluk falan dinlemez.. Sözümden de çıkmaz, çıkarsa zaten biliyor olacakları... Annesine kadar giderim... Annesi demişken, Gül Teyze'de bambaşka bir insan benim için.. Daha tanışmadım ama Didem'in annesinin olması yetiyo. Facebook'ta muhabbetimiz var... Ocak 2'de İstanbul'a geliyor, içeceğiz Çiçek Pasajı'nda... Bu arada Didem'imle de bir çok yere gittik.. Ankara'lar, Çanakkale'ler... Bir İzmir var hedefimizde...
Sonra Gözde'm var... "Hükümet gibi" derler ya, Gözde'ye bakarak demişler! Elinden gelemeyecek iş yok. Galatasaray'lı avukat. Sultaniye'nin en iyisi. Martı gülüşlü. Minik kelebeğim benim... O da gidecek Aralık 18'de yurt dışına gezmeye ama gelince kaldığı yerden devam edecek herşey...

Buse var. Çıtkırıldım. Acaip örnek alıyorum. Gerçekten. Sanırım böyle biriyle evleneceğim. =)) Çok iyi kalpli... İzmir'li daha ne olsun...

Bir de aşık oldum bu arada. Mayıs başında kuvvetlendi. Hikaye gibi başlamıştı, öyle de devam etti... Hayatımda yaşadığım ilk "düzenli" mutluluğun mimarı... Bana çok şey kattı, ona çok şey borçluyum.. İyi ki varsın... Seninle hala konuşuyor olabilmek çok güzel...

Ayrı parantez, Ece-Emil ikilisi. Grubun çifti. Ece benim için çok ayrıdır çünkü bütün bu insanları tanımamdaki en büyük etki. Ona çok şey borçluyum... İyi ki var o! Çok seviyorum...
Emil sonra... İlk adı terasta geçti.. "Kız heralde" dedim sonra Ece'nin erkek arkadaşı çıktı... Tanıştık. hiç önyargım oluşmadı çok enteresandır... Hep olur ama bu sefer olmadı! Çok iyi anlaştık... Futbol konuşmaz, popüler hiçbişeyle ilgilenmez... Adı da ayrıca (yani diğer adı) tedarikçidir... Dağcı. Cevat Kelle gibi gezer =)) Fazla diş fırçası bile taşır! Süper adam!

Kurs. Cahit Hoca. Çok şey kattı bana kesinlikle. Sınıfımı geçmemi sağladı. Saman altından ince uyarılar... Bazen sert çıkmalar. İlk gün tanıdığımda kapıyı hemen çekip gitmek istedim korkudan. Değişik bir havası var Cahit Hoca'nın... Süper bir insan. Kursun hayatıma kattığı bir başka "önemli şahsiyet" ise Yasemin. Gerçekten çok iyi anlaştık.. Zevk alıyorum onunla konuşmaktan... Umarım bu sene fakültede olacak..

Sınıfıma gelirsek, Umut Tezel. Kara adam. Uzun saç. Komik çocuk. Recep İvedik'in babaannesi.. Bu lakaplar onun. Bi de kemik. Dersanede beraberdik. Harika aramız. Sorunlu bir dönemdeydim son 2 aydır.. Hep yanımda oldu. Sorunlarıma "Ne yapacağız, ne yapmalıyız.." diye yaklaştı.. Etrafımda "Ne yapacaksın..." diyenler varken. Kardeşim benim. Sonra Asiye... Gamze.. Bu ikiliden korkulur zaten! Aman dedikodu üstüne dedikodular. Bi de.. Ya aslında bu ikiliyi yaşamak lazım. Her anları komedi. Çok iyi anlaşıyoruz. İyi ki varlar onlar da... Yavuz'um, delikanlım... Mert, Yavuz'un ekürisi ve klas adam... Sınıfım da çok iyi...

Hocalarım! Mehmet Sağnak! Üstad kod adlı kişi. Elleri öpülesi. Tek başına bir okul... Ne desem boş.. Mahmut hoca sonra! Ders kaydı yapmamıştım okula gittim danışmanımı bulmaya... Bulamayınca sordum, sorduğum kişi de Mahmut Hoca'ydı... Selamladı beni, bölümümü sordu... Gazetecilik okuyan diğer sınıflardan arkadaşlar vardı, onlarla tanıştırdı beni... Çok sıcak davrandı. Konu üniversite ve akademikler olduğu zaman ürperirdim ama bütün ön yargılarımın kırıldığı andı o an.
Eylem hoca sonra.. Danışman hocam ve medya derslerine gelen hocam... Hep olumlu. Tek kelime ile nitelenenebilen nadir insanlardan. "Pozitif"
Cemil Hocam. Haber merkezinin Clark Kent'i... Çok başarılı olacağına eminim. Şu an araştırma görevlisi. Sürekli yardımcı ve öğretici. Ayrıca çok iyi bir insan.

Aslında "okul" ayrı olarak yazılası bişey... Hayatımın en güzel dönemi... İnsanları... Bir çok şey barındırıyor içinde. Duygusal da bir boyutu da var tabi...

2009 bunları getirdikleri bunlar. Götürdüğü de dolu şey var. Ama onları düşünmemek lazım yeni bir sayfa açmaya 15 gün varken. =))

Hiç yorum yok: