Maskeler. Ne çoklar. Bizim "biz" olmadığımız anları en güzel onlar kapatır. Çocukken çiğnediğin yasak bir kötü sonuca varması gibi...
İnsanoğlu dönemler yaşar ve bu dönemler içinde maskeler takar. Mutluyu oynar, mutsuzu oynar, kızgını ve yalnızı, sevgisizi, açı, umursamazı...
Maskeler takılıyken, insanlar tanırız. Sonra zaman gelir, o yeni tanıdığımız insan, bize zaman içerisinde değiştiğimizi ya da hiçbir zaman göründüğümüz gibi olmadığımızı söyler. Haklıdır. Bizi hangi maske ile tanıdıysa öyle görmek ister.
Eğer hayatınızın belirli bir döneminde sürekli yalancı olduğunuz ima edilmeye başlarsa sebep bu olabilir.
Bana oluyor.
Sizi gülerken tanıyan insanların yanında hep gülmek ihtiyacı hissetmek.
Ya da mutlu olduğunuzda şaşıranlara tanık olmak.
güneşe karşı günlerce oturmak, bira yudumlayıp kitap okumak istiyorsan, bir tabure de sen çek.
14 Şubat 2011 Pazartesi
6 Şubat 2011 Pazar
kan damarlarıma koşarken
gözlerin eylül'dü.
nereye dokunsam etindi sonra.
sanki kaçıyorduk kovalanmadan...
elinin yeri saçlarım, ağırlığının yeri üzerim.
seni bir düzine seviyordum ve
damarlarımda atlar koşuyordu.
koşuyordu ve durmuyordu.
ve işte:
hayatından bir iç çamaşırı daha eksiliyordu
ve biz, medeniyetlerimizi terkediyorduk...
böyleydik.
sevişiyorduk.
bir süre sonra,
medeniyetlerimiz dönüyordu,
karşılıklı kahve içiyorduk.
aşk,
atkında sakladığın kızarıklıklarda duruyordu
bırak, dursundu.
Gökmen Kaya
nereye dokunsam etindi sonra.
sanki kaçıyorduk kovalanmadan...
elinin yeri saçlarım, ağırlığının yeri üzerim.
seni bir düzine seviyordum ve
damarlarımda atlar koşuyordu.
koşuyordu ve durmuyordu.
ve işte:
hayatından bir iç çamaşırı daha eksiliyordu
ve biz, medeniyetlerimizi terkediyorduk...
böyleydik.
sevişiyorduk.
bir süre sonra,
medeniyetlerimiz dönüyordu,
karşılıklı kahve içiyorduk.
aşk,
atkında sakladığın kızarıklıklarda duruyordu
bırak, dursundu.
Gökmen Kaya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)