2 Ağustos 2011 Salı

Belki de;

Düşünmemek için çıldırıyorum sanırım. Neyi düşünmemek istediğim konusunda da bir fikrim yok. Uzanıyorum sırtüstü. Tepemde güneş, tek ses dalgaların sesi...
Ne hayalini kurduğum bir araba var, ne de bir ev, mobilyalar, bir hayat arkadaşı.
Endişesizliğim ürkütücü. Sanki sonu yokmuş gibi, hep kendini tekrar ediyormuş gibi. Sanki hiç doğum günüm gelmeyecekmiş gibi mesela. Dolan 365 gün, sanki 366, 377, 378 gibi gidecekmiş gibi. Umursamaz olduğumu düşünmüyorum ama. Tuhaftır olan da bu.
Aptal aptal şeyleri düşünmekten, sıra önemlilere gelmeyecekmiş gibi. Sevmediğim bir kadınla evlenecekmişim, hayatımın içine sıçılacakmış gibi hissediyorum. Hiç düşünmediğim ilerideki evimde bok rengi berjeller olacak bu gidişle. Çekyata vurduğumda tozlar yükselecek. Ki aslında alerim vardır. Çok hapşuracakmışım gibi.
Belirsiz umutsuzluk. Belki de doğrusu.. Doğrusu nedir ki?

3 yorum:

Pnarist dedi ki...

Aynı şeyleri malesef birçok kez düşünüyorum.

Muhasebeci olarak bazen çıldırmamak için düşünmemeye çalışıyorum ama kendimi salak bir surat ifadesinde yada kendimi yiyip bitirirken buluyorum aniden iş ortasında.

İyi şeyler değil bunlar;
Lanet Kapitalizm.

Adsız dedi ki...

Belki de aklimizin oynadigi oyunlardan bir tanesidir seninde bu dusuncen, ne dersin?

Gökmen Kaya dedi ki...

pnarist... bizler bu dünyanın özgür mahkumlarıyız.

adsız... o da mümkün... her şey mümkün :)